Sene 1956 ODTÜ henüz ODTÜ değilken, bir kampüs dahi yokken, Orta Doğu Teknoloji Enstitüsü, Milli Müdafaa Caddesi üzerinde, bugün hepimizin ODTÜ dolmuşlarına bindiği Güvenpark’ın yanında, iki katlı bir binada kuruluyor. Bir sene ardından meclisin arkasında yeni bir binaya taşındığında, işte o zaman THBT’nin tohumları atılıyor. Daha 1957’de halk müziği sevdalıları bir araya gelmeye başlıyor. 1958’de Halk Müziği Korosu, 1959’da Türk Halk Müziği Topluluğu, 1960’ta Türk Sanat Müziği Topluluğu kuruluyor. Çalışmalar TBMM’nin arkasındaki binalarda ayrılan bir odada devam etmekteyken, bir yanda barakalara en yakın yer olan Namık Kemal İlkokulu’nun koridorlarında Kars, Bolu, Ege, Sivas ve Gaziantep ekipleri çalışıyor. 1961 yılında ODTÜ Folklor Kulübü adı duyuluyor ilk kez. İlk başkan da Ferhat Selamoğlu. Biz ODTÜ THBT 1961 yılında kurulmuştur derken aslında dönüp baktığımızda bu tek cümleye sığmadığını görüyoruz kuruluşun. 1961 yılında yine TBMM arkasında yapılan barakalara geçiliyor. “Baraka devri” diyorlar bu döneme, 63’ün başına kadar çalışmalar buralarda sürüyor. Ara ara Namık Kemal İlkokulu’ndan sahne alınıyor, Milli Kütüphane’nin bodrumunda çalışılıyor.

“İkinci yılımda okula geldikten bir süre sonra ilan tahtasında ‘Bağlama çalan arkadaşların falan gün, filan saatte falanca no.lu barakaya gelmeleri’ şeklinde bir ilan üzerine bu toplantıya katıldım. Gürhan Türeli ve Cengiz Çetin’in ön ayak oldukları bu faaliyet iki bölümlü idi. Sazları, yani bizleri, zamanın tanınmış radyo saz sanatçısı Osman Özdenkçi, koroyu ise gene tanınmış radyo ses sanatçısı Mustafa Geceyatmaz çalıştırıyordu. Henüz televizyon yoktu. Zaman zaman dönemin tanınmış saz sanatçıları çalışmamıza gelerek bizi onore ediyorlardı. Bir defasında da rahmetli Muzaffer Sarısözen’in daveti üzerine Yurttan Seseler programının tamamında canlı olarak çalıp söyledik.” Ergin Ergut (ODTÜ 1959 girişli)


“1961 yılında Mustafa Maç’ la beraber Ankara Kolejinden ODTÜ’ ye geldik. ODTÜ o zamanlar meclisin bahçesindeki barakalarda eğitim yapıyor. ODTÜ de çeşitli sosyal faaliyetler var, öğrenci kulüpleri var, baktık folklor( halk oyunları ) faaliyetleri yok. Mustafa’yla ben zaten Ankara Koleji’nde halk oyunları çalışıyorduk ve oynuyorduk. Yine meclisin bahçesinde ODTÜ’ nün kafeteryası vardı. Mustafa’yla beraber halk oyunları çalışmalarını başlatmaya karar verdik ve kafeteryanın kapısına “Folklor çalışmaları başlayacaktır. Falanca gün falanca saatte kafeteryada hazır olun.” diye bir ilan astık. Bu duyuru üzerine toplam 15 kişi geldi ve biz de bu 15 kişiyle halk oyunları çalışmalarını başlattık. Çalışma yapabileceğimiz bir yer ya da salon yoktu. Milli kütüphanenin bodrum katında halk oyunları çalışmalarını sürdürüyorduk. Halk müziği çalışmaları daha önce başlamıştı. Onlar ayrı bir kulüp olarak daha önce kurulmuştu ve çalışıyorlardı. Bizde halk oyunlarını ayrı bir kulüp olarak başlattık. Halk oyunları çalışmaları için öğrenci birliğinden yıllık 500 TL’lık ( Beş yüz lira ) bir ödeneği bize tahsis ettiler.Kulübün adı “ODTÜ FOLKLOR KULÜBÜ” oldu. Yıl 1961… Yer Meclis bahçesi… ODTÜ rektörü Kemal Kurdaş’tı. Kendisi hem üniversiteye hem de bizim kulübe çok hizmet etmiştir. Bize çok yardımcı olmuştu. Kostümlerimiz yoktu. Mahalli derneklerden ödünç alıyorduk.” Omurtay Atalar (ODTÜ 1961 girişli)

Halk oyunları ve halk müziğinin yolu “folklorda kesişiyordu aslında, ileride hepsi THBT bünyesinde buluşacaktı fakat işler resmiyete farklı döküldü.
1961-1962 döneminde üniversite yönetimi bütün öğrenci faaliyetlerinin kulüpler kanalıyla yürütülmesini istiyor. ‘Folklor Kulübü’nü kurmak üzere barakalardan birinde bir öğle vakti toplantı düzenleniyor. Ergin Ergut’un oturum başkanı olduğu ve hatırladığına göre 17 kişinin katıldığı bu toplantıda adaylığını koyan Ferhat Selamoğlu başkan seçiliyor. Böylece ‘Folklor Kulübü’ kurulmuş
oluyor. ‘Halk Müziği Topluluğu’ ve ‘Türk Musikisi Topluluğu’ da birlikte Müzik Kulübü’nü oluşturuyorlar.
1962 yılında ilk etkinlikler başlıyor. Göl Günü’ne gösteri yapmak için gidiliyor. “Biz ilk gösterimizi Mayıs ayında Göl Günü’nde yaptık, ne ayakkabımız var ne elbisemiz…” diye anlatıyor Ferhat Selamoğlu (ODTÜ 1961 girişli)
1962 yılında Mimarlık Amfisi’nde de bir gösteri oluyor. 62-64 yılları arası böyle senede iki gösteri olabiliyor Göl Günü ve Mimarlık Amfisi’nde. Sene başlarında 60-70 kişi geliyor Folklor Kulübü’ne sonra azalarak devam ediyor tabi günümüzde de olduğu gibi, o zamanki öğrenci sayısını düşünürsek ilgi yoğun.
1963 yılında kampüsteyiz artık, bina için dilekçe veriliyor okula. Sabit bir yerimiz olamıyor bir süre, kafeterya ve mimarlık salonlarında devam ediyor çalışmalar. Şimdiki kafeteryanın yerindeki binada koridor boyunca beş-altı tane odadan iki tanesi alınıyor; kıyafetler için bir oda, yönetim için bir oda… Öğrenci birliği ve diğer sosyal kulüpler, siyasi fikir kulüpleri de diğer odalarda yer alıyor.
63 yılında ilk kıyafet yaptırılıyor: Elazığ kıyafeti.
1965 yılında ilk topluluk tüzüğü yürürlüğe giriyor. Robert Koleji’nden gelen tayfa (Tamer Gök, Ateş Güneş, İsmail Safa İnanç) tüzüğü de beraberinde getiriyor, daha önce tüzük mü yazmış Anadolu’dan halk oyunları oynamaya gelen ağabeylerimiz, kabul ediyorlar onlar da.
Ve topluluğun okul dışında ilk etkinliği Erzurum Gecesi 12 Mart 1965 cuma gecesi, Ankara Büyük Sinema’da düzenleniyor. (Kızılay’da yer alan Büyük Sinema sonradan yıkılıp yerine iş merkezi yapılıyor.

Bu yıllarda topluluğun ilk müzik aletleri alınmaya başlanıyor. İlk bir akordeon ve klarnet Ulus’tan alınıyor.

“Ben 63-64 te ODTÜ’ye girdim. Hazırlık öğrencisiydim. 64-65 1. Sınıfa geçtik. Mimarlık stüdyolarını bilirsiniz, geniş alanlardır ve orda biraz fazla serbestlik vardır. Gitar çalan gitarını çalar, kimi akordeon çalar kimi saz çalar. Ders aralarında öyle bir yaşam tarzı vardır. Ben saz çalıyordum. Bir gün birisi geldi, sınıf arkadaşım. Dedi ki Folklor Kulübü’nün genel kurulu var, hadi gidelim. Bütün samimiyetimle söylüyorum, o tarihe kadar folklorun ne olduğunu bilmiyorum. Bir kere Trabzon Akçaabat ekibini seyretmiştim, onun dışında ne duyduğum var ne bildiğim var. Hangi kulübün dedim, folklor kulübü dedi. Ne o dedim. Dedi işte halk oyunları halk müzikleri falan. Ben anlamam dedim, anlaman şart değil dedi. Niye geleceğim, ben aday olacağım dedi bana oy verirsin. Olur o zaman gelirim. Bu kişi Tamer Gök.” Sefa Gürman (1963 ODTÜ Girişli)

1965 yılında Tamer Gök başkan oluyor. Liseden kulüpçülük anlayışına hakim olduğunu söylüyor çünkü Robert Koleji’nde Folklor Kulübü’nde yer almış iki yıl. “1964 yılında geldiğimizde baktık, burada bir nüve var biz bunu ne yapacağız? Geliştirmemiz lazım. Bir kere oyunlar daha düzgün ve ciddi oynanmalı. O zamanki ekipler bir müsamere havasında oynuyorlar.”

“ ‘Biz bunu nasıl erişilmek istenen bir ortam haline getiririz’in cevabını çoktan, daha çocuk yaştan biliyorduk: seyahat ve gösteri.” Ateş Güneş (ODTÜ 1964 girişli)

İşte ilk büyük seyahat: 1965 Bağdat Gezisi. Bağdat Üniversitesi, ODTÜ’nün basketbol takımını davet ediyor, dönemin öğrenci işleri müdürü de “Siz de gelir misiniz?” diye soruyor ODTÜ TFK’ye (Evet artık Folklor Kulübü, Türk Folklor Kulübü oluyor.) . Ve on beş kişilik bir ekip oluşturuluyor Elazığ, Antep, Kars ve Van oynamak üzere. Bir otobüse doluşuyor basketçiler ve halk oyuncular ve gezi başlıyor. İyi kötü pek çok anıyla son bulan bu seyahati sayfalarca anlatıyor Bülent Çetiner; tipiye tutulmuşken sileceklerin bozulmasından, şoförün uyumaması için başında şarkılar türküler söylenmesine, pasaport dosyasının yolda bir yakıt istasyonunda unutulmasından, otobüsün köprü olmadığı için ırmağın içinden geçmesine kadar birçok ilginç olayın yaşandığını anlıyoruz. Maçlar sırasında spor salonunda ve Bağdat Büyük Tiyatro’da gösteriler yapılıyor. Tabi yollarda oynanan oyunların yeri ayrı!

65 yılında yapılan gösteriden de sonra topluluk 60 kişiyi buluyor. Yaz dönemi giriyor araya herkes tatilde, fakat bu büyük Avrupa seyahatine engel olamıyor! Rektörün teklifi üzerine gemiyle Avrupa seyahati hazırlıkları başlıyor. Geziyi düzenleyen Ankara Gazeteciler Cemiyeti’yle anlaşılıyor.
Yaklaşık yirmi kişilik bir ekip oluşturuluyor ama nasıl… Kadın sayısı zaten az, yazın ortasında insanları toparlamak zor. Tamer Gök, staj yaptığı yerden üç kadın arkadaşını üç hafta boyunca çalıştırıyor, halk oyunu oynamayı öğretiyor onlara. Aylardan ağustos, önce Ankara’dan İstanbul’a gidiliyor, sonra da İzmir’e de uğranıyor ve S.S. Ankara Gemisi’yle Akdeniz limanlarına yolculuk başlıyor! (Pire, Napoli, Cenova, Roma, Nice – Cannes, Marsilya, Barselona, Palmo Mayorka, Tunus, Cezayir)
Folklor Kulübü’nden başka, mehter takımı ve bir orkestra olduğunu öğreniyoruz gemide. Her limanda farklı kültürlerle tanıştıkları bu gezi için; “Tanıtım ve sevgi gezisi bu ve turistik gezi. Yani limana vardığımızda, oradaki Türk misyonu bir tanıtım toplantısı düzenleniyor ve gösteri yapılıyor.” diyorlar.

Cemiyetten rektörlüğe olumlu dönüşler yapılınca ikinci yıl yine davet ediliyoruz ve 67 yazında da gemiyle açılıyor Avrupa’ya doyamayan THBT’liler!

“Geziden anlatılacak çok şey var. Mesela bize ikinci sınıf kamaralar verildi. Fakat diğer gruplar alt katta, burun kısmında rezalet yerler verilmiş. Biz buna kazan kaldırdık. Onlar aşağıda yemek yiyorlardı, Turizm Bakanlığı görevlisi yukarıda kalıyordu, adamları aşağıya atmış. Biz kazan kaldırınca ikinci gün bizi de aşağıya indirdiler. Yemekleri yukarda yiyorduk. O rahatlığı tepip aşağı indik. (Duyduk ki, topluluktaki ilk boykot budur deniliyor!)
Öbür ekiplerle tatlı bir rekabetimiz vardı. İngilizce bilmenin, belli bir kültür seviyesinde olmanın bir farkı tabii, bir zekâ farkı da vardı. Onun getirdiği, bize daha farklı bir muamele vardı.” Baran Asena (ODTÜ,1966 girişli)

Bu sıralar rektörle ne kadar iyi ilişkiler içinde olduklarını anlamamıza yetecek bir alıntı daha:

“Bu topluluğun gelişmesinde Kemal Kurdaş’ın o zamanki rektörümüzün çok ama çok emeği vardır çok katkısı vardır. O zaman yaptığımız şuydu işte ne lazım Antep elbisesi yaptıracağız. Hocam sizi bugün bir öğle yemeğine davet edebilir miyiz? Tamam çocuklar. Bu kafeteryanın şimdi çağrıları yaptığımız yerin arka tarafında onun bir odası vardı. Oraya gider, yemeğimizi yer, derdik bize 10bin lira lazım. Sadık, mali genel müdürü, çocuklara 10bin lira ver. Kemal Bey’i biz davet ederdik yemek paralarını o öderdi. Aradan 1 ay 2 ay geçer. Bursa kılıç kalkan yaptıracağız. Ne lazım 15bin lira lazım. Hocam bir öğle yemeğine davet ederdik. Böyle 3-4 kere belki de 5 kere devam etti. Bir gün yine bir şey için para lazım gittik yine hocam öğle ye.. Yok yok Başbakanlıkta toplantım var yemeğe gelemem, Sadık benim odamı aç çocuklar yemeğini yesin hesabını bana yaz kaç para istiyorlarsa ver.” Sefa Gürman (ODTÜ 1963 girişli)

1966-1967 Eğitim yılı yükseliş dönemi oluyor topluluk için, sayıları 300 kişiyi buluyor! 67-68 döneminde Baran Asena başkan oluyor. Yeni ekiplerin kurulmasıyla yaklaşık on iki ekip yer alıyor topluluk bünyesinde. Bursa kılıç-kalkan, Sivas, Artvin bunlardan bazıları. Artık kıyafetler de yaptırılıyor ve yıllık bütçenin önemli bir kısmı bu iş için harcanıyor. Giysi satın alma, yaptırma bir iş haline gelip, insanların görev aldığı bir alan olmaya başladığı için “Giysilik Alt Birimi” oluştu deniyor. Hatta yavaş yavaş belge toplama işlerinin başlaması da bize güzel şeyler olacağını çağrıştırıyor! Bu sırada Halk Müziği Korosu da çalışmalara başlıyor, önce topluluk bünyesinden bir başkanla çalışan koro, ilerleyen zamanlarda ünlü bestekâr Erol Sayan tarafından çalıştırılıyor.
Sömestr tatili de güzel değerlendiriliyor ve Diyarbakır’a bir kış gezisi düzenleniyor. Kar fırtınası, soğuk, otobüsün kötü durumda olması… Hiçbir şey yıldıramıyor ekiplerimizi.
Ve bir dönüm noktası daha… “Neden Türkçesi varken Folklor?” diyoruz. (Folk halk, lore bilim demek olup halk bilimi demememiz için hiçbir sebep bulunmamaktadır.) Söylediklerine göre öz Türkçe akımı moda oluyor o yıllarda ve tüzükte de değiştirilerek topluluğun adı; Türk Halk Bilimleri Kulübü oluyor. Henüz topluluk da demiyoruz, THBK oluyoruz.

“Aradan ne kadar yıl geçerse geçsin, ne kadar nesil farkı olursa olsun THBTlilerin her zaman bir ailenin bireyi gibi birbirlerine sevgilerinin hiç eksilmediğini, her sosyal sorumluluk projesinde hep en önde koşanlar olduğunu gururla izledim. Ve onun için ODTÜ-THBTliler çifte kavrulmuş ODTÜlülerdir derim hep.” Vasfiye Sungu İpekçi (ODTÜ 1965 (?) girişli)

Henüz her şey yeni başlıyordu üstelik! 1968 ve sonrası… İngiltere Edinburg gezisi… Siyasi kısıtlamalar…Konferanslar, sempozyumlar, şenlikler… THBT ailesi büyüyor ve emek emek halk kültürünü işlemeye devam ediyor o yıllarda ve bugün hala! Devam edecek umuyoruz, ODTÜ var oldukça…

KAYNAKÇA

  • “ODTÜ: Tarih Direniyor”-Yalçın Bükrev
  • “Kim Nerede ve THBT Neymiş? 1997” – M. Ali Cevrem- E. Ahmet Titrek

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz