13 Mart 2016’da saat 18.45’e kadar her şey olağan ilerliyordu; insanlar telaşla koşuşturuyor, Güvenpark’ın önünde arkadaşlarıyla buluşuyor ya da durakta otobüs bekliyorlardı. Saldırının sorumlusu olan beyaz araç ilk olarak çevredeki çevik kuvvetleri hedeflemişti fakat yaşanan karmaşa sonucu aracın belediye otobüsüne çarpması ve bombanın patlamasıyla ikisi saldırgan olan 37 kişi hayatını kaybetmişti. Kısa dönemde Ankara’da gerçekleşen üçüncü patlama olan Mart 2016 Güvenpark Patlaması’nı TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) isimli örgüt üstlendi. 

Dünya’nın birçok ülkesinden Ankara’ya taziye mesajları geliyordu ve konu basında çoktan yerini almıştı. Yitirdiklerimiz için sosyal medyada ve şehir meydanlarında yas tutuluyor, anmalar düzenleniyordu. Adını andıklarımızın arasında henüz annesinin karnında yaşama koşan bir bebek vardı. Belki de… Devrim’de hemen yanlarında oturduğumuz, birlikte ders aldığımız, yemekhane sırasında yan yana beklediğimiz, gülümseyerek yer verdiğimiz, birlikte ringe koşturduğumuz dostlarımız Ozancan Akkuş ve Berkay Baş. 

Ozancan Akkuş, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği hazırlık sınıfı öğrencisiydi. Henüz finallere çalışma telaşıyla kütüphanede sabahlayamamış, günlerce projesini tamamlamak için yorgun düşmemiş, Devrim’de mezuniyeti için yürüyememişti. Güzel bir geleceğin en başında bizlerden alınırken ve hala Ekim 2015 Ankara patlamasında kaybettiği arkadaşının yasını tutarken çok gençti. 

Berkay Baş ise ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği birinci sınıf öğrencisiydi. Yeşil yarınlara uyanalım diye diktiği fidanla olan fotoğrafından gülümsüyor bizlere. Ozancan gibi Devrim’de mezuniyet yürüyüşünü yaşayamadan ayrılmıştı aramızdan, o da henüz çok gençken. Ağacı yeşerip kollarını göğe uzattığında da hala anıyor olacağız onu.

Ozancan’ı, Berkay’ı ve kaybettiğimiz tüm insanları anarken üzerinde durup düşünmemiz, sürekli yinelememiz gereken bir şey var: barış. Yitirdiklerimize kısa bir an için üzülüp sonra unutmayacağız, hatıralarını hep kalbimizde yaşatarak barış istemekten vazgeçmeyeceğiz. O pazar günü hepimizin yolunun düştüğü Güvenpark’ta otobüs bekleyenlerden birisi olmadığımız için yaşıyorsak eğer şu an; insanca yaşamak için mücadele edeceğiz..

 “Kendi ellerimizle gönlümüzce 

bir yaşam yarattığımızda kendimize 

bahçelerimizde açacak gelinciğimiz

bahar rüzgârlarıyla hışırdarken çiçeklerimiz 

yanımıza gelecek 

on sekiz yaşlarında 

yaşamı yarım bırakıp gidenlerimiz...”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz